e-HABER, e-MAGAZİN

Minik Wallace’in Üzücü Hikayesi

minik-wallacein-uzucu-hikayesi

Minik, New York’ta Yetim Kaldı...

23:43:17

Babasının Geleneksel Törenlerle Defnedildiğini Zannediyordu

Minik Wallace (yaklaşık 1890–1918), Grönland’ın en kuzeyindeki Inughuit topluluğuna mensup bir Inuit çocuğuydu. 1897’de ünlü kutup kaşifi Robert E. Peary tarafından babası Qisuk ile birlikte altı kişilik bir Grönlandlı grup içinde New York’a getirildi…

Peary, o yaz Grönland’dan dev bir demir meteoriği ABD’ye getirirken, önceden Amerikalı antropolog Franz Boas’ın isteğiyle bir Inuit kişi davet etmesini kabul etmişti. Ancak geri döndüğünde yanında üç yetişkin erkek, bir kadın ve iki çocuk vardı –bunların arasında Minik ve babası Qisuk da vardı.

Peary gruba, kısa süre sonra Grönland’a dönebileceklerini vaat etmiş, fakat New York’a vardıklarında Amerikalı yetkililer bu altı İnuit’i Amerikan Doğa Tarihi Müzesi’ne emanet etti. Müze personelinin giriş katının bodrumunda barındırdığı grup, getirilen Cape York meteoritiyle birlikte bir teşhir malzemesi haline getirildi; dönemin sergileme tarzına uygun olarak onlarla tanışmak isteyen yaklaşık 20.000 kadar ziyaretçi onların ellerini sıkarak selamlaşabiliyordu.

Ancak yeni iklime ve bilinmeyen mikroplara hiç bağışıklığı olmayan altı kişilik grubun çoğu kısa sürede hastalandı. 1897 sonuna gelindiğinde tamamı tüberküloz olmuştu ve grubun dört yetişkin üyesi ile bir çocuk akciğer hastalığından öldü. 17 Şubat 1898’de Minik’in babası Qisuk ilk ölenlerden biri oldu. Peary bu sırada Amerika’da değildi ve grubun bakımıyla ilgilenmedi. Uisaakassak adlı genç bir yetişkin, birkaç ay içinde isteyerek Grönland’a geri döndü; geriye yalnızca Minik kaldı.

Qisuk öldüğünde Minik törenle babasını geleneksel Inuit usullerine göre defnetmek isterken, müze küratörleri başka planlar yapmıştı. Franz Boas da aralarında olduğu müze personeli, Qisuk’un bedenini incelemek için saklamaya karar verdi. Minik’in gözleri önünde yapılan tören tamamen sahteydi: Taşlarla doldurulan bir tabutun üzerine bezle örtülü bir kukla yerleştirildi ve böyle bir cenaze düzenlendi. Gerçek Qisuk’un cesedi ise müze binalarından sorumlu William Wallace’ın özel atölyesine gönderildi; orada bedeni temizlenip iskeleti çıkartıldı ve teşhir edilmek üzere müzeye geri yollandı. Bu durum Minik’ten saklandı; o yıllar boyunca babasının öylece gömüldüğünü sandı.

Minik, New York’ta yetim kaldı. O yıl yedi yaşında olan çocuk, babasının cenaze hazırlıklarını yapan William Wallace tarafından evlat edinildi. Wallace, Minik’i kendi oğlu Willy’ye benzer bir şekilde büyütüp okumaya teşvik etti; 1899’dan itibaren Minik, New York’taki Mount Hope İlkokulu’na devam etti. Journal of Bowdoin College’da yayımlanan bir anlatıya göre Minik, sonraki on yıl boyunca orta sınıf bir Amerikalı çocuk gibi yaşadı, spor yaptı ve kiliseye gitti. Ancak bu yıllarda bile, kendisine “uyumuş bir vahşi” gibi bakan gazetecilerin dikkatini çekiyordu.

1906-1907 yıllarında Minik, babasının durumunu öğrenince sarsıldı. Bir New York gazetesinde babası Qisuk’un iskeletinin müzede sergilendiği haberi çıkmıştı ve Minik bu haberi okul arkadaşlarından duyduğunda yıkıldı. Yıllar önce düzenlenen sözde cenaze töreninin bir aldatmaca olduğunu idrak etti. Bu olaydan sonra Minik, müze yönetimiyle görüşerek babasının kemiklerinin kendisine verilmesini istedi, ancak başarılı olamadı. Hatta Robert Peary’e başvurup yardım etmesini talep ettiyse de Peary uzun süre herhangi bir girişimde bulunmadı. Gazeteler o dönemde “Peary’nin Eskimo Oğlu Ona Kurşun Sıkmak İstiyor” türü manşetlerle olayı gündeme taşıdıysa da sonuç değişmedi.

Babasının kemikleri kendisine verilmediği gibi Minik’in New York’taki yaşamı da giderek zorlaştı. 1907’de Peary’den Grönland’a dönmesine izin vermesini istedi, ancak reddedildi. Daha sonra Boston Üniversitesi’nde burs kazanmayı başardıysa da geçirdiği ağır zatürree nöbetleri bu planları sekteye uğrattı. Nihayet takıntılı bir şekilde Grönland’a dönmeyi talep eden Minik, 1909’da Peary’nin seferine katılan bir tedarik gemisiyle babasının diyarına gönderildi. Peary’nin destekçileri o zaman basına Minik’in hediyelerle yollandığını söylese de tarihçi Kenn Harper’in araştırmasına göre Minik‘in yanına aldığı neredeyse tek şey üstündeki giysiler olmak üzere evine geri gönderilmişti.

Grönland’a döndüğünde Minik, artık eskisi gibi Inuktun dilini ve geleneklerini unutmuştu. Yaşam koşulları zordu ve bir zamanlar varolan tüm yeteneklerini New York’a bırakmış gibiydi. Neyse ki köyündeki yaşlı angakkuq (şaman) Soqqaq ve diğer kabile üyeleri, Minik’i yeniden kabul edip ona avcılık ve hayatta kalma bilgilerini öğretti. Kısa sürede usta bir avcı oldu ve sonraki yıllarda bölgeye gelen bazı bilimsel gezilere rehberlik yapıp çevirmenlik etti. 1913–1917 yıllarında gerçekleşen başarısız Crocker Land Deneyi sırasında Minik’in rehberliği ve bilgisi ekibin tuttuğu kayıtları bile etkiledi; bu deneyimlerin ardından o tekrar Amerika’ya dönmeye karar verdi ve 1916’da bu amacına ulaştı.

Son olarak ABD’ye geri döndüğünde Minik, farklı işlerde çalıştı. Kuzey New Hampshire’daki bir kereste kampında iş buldu, burada işveren Afton Hall onu ailesine kabul etti ve bir süre onun yanında yaşamını sürdürdü. Ancak 1918’de dünyayı kasıp kavuran İspanyol gribi salgınından Minik de kaçamadı. Aile ve iş arkadaşlarıyla birlikte bu hastalığa yakalanan Minik, tüm çabalara rağmen iyileşemeyip 29 Ekim 1918’de hayata gözlerini yumdu. Yaklaşık 28 yaşında ölen Minik Wallace, Pittsburg, New Hampshire’deki Indian Stream Kabristanı’nda toprağa verildi. Hayatı boyunca sürdürdüğü kültürlerarası eksantrik yolculuğu, ölümünden yıllar sonra da araştırmacıların dikkatini çekmeye devam etti.

Bu içeriği beğendiyseniz lütfen çevrenizle paylaşınız…
Etiketler:
error: İçerik korunmaktadır !!