C DC‘ye göre, salgın döneminde aşılanmamış insanlar, halka açık alanlarda diğer insanlara iki metre uzakta durmalı, kalabalıklardan ve kötü havalandırılan alanlardan kaçınmalıdır. Bir insan aşılanmamayı seçmiş, kendisini enfeksiyona karşı savunmasız bırakmış ve yakınlarında bulunan diğer insanları da tehlikede bırakmıştır. Ancak bazı insanlar kontrolleri dışındaki nedenlerle aşısız kalabilirler – aşıya erişimleri yoktur veya aşı olmalarını engelleyen sağlık durumları mevcuttur. Ofisiniz aşılı ve aşısız kişilerin karışımını içeriyorsa, NYC Health + Hospitals’ta özel bir patojen uzmanı olan Syra Madad, bu durumun ek önlemler gerektirdiğini söylüyor.

COVID’e neden olan virüs olan SARS-CoV-2, havada küçük aerosol haline gelmiş parçacıklar halinde hareket eder. Tüm bir iş günü boyunca bu sınırlı alanı paylaşacaksanız, masalar arasına birkaç metrekarelik pleksiglas bariyerler dikmek yeterli değildir. Virginia Tech‘te çevre mühendisi olan Linsey Marr, pleksiglas kalkanların, insanların bir banka veznesinin penceresi veya bilet gişesi gibi kısa yüz yüze etkileşimlerinin olduğu durumlar için iyi olduğunu söylüyor. Ancak, paylaşılan bir alanda saatler geçiriyorsanız, bu ayırıcılar çok az fayda yaratır, çünkü solunan viral partiküller zamanla birikerek havayı daha bulaşıcı hale getirebilir. Ayrıca, bu tür bariyerlerin, bazı durumlarda havayı temizleyecek olan havalandırma akımlarını bozma tehlikesi de vardır. Bilimde yakın zamanda yapılan bir çalışma, okullarda sıraların etrafında kısmi kalkan kullanımının daha fazla COVID vakası – büyük olasılıkla bundan dolayı – ile ilişkili olduğunu gösterdi, diyor Marr.

İyi havalandırma, yüzey temizliğinden daha önemlidir.

Marr, “Ortada çok fazla hijyen tiyatrosu var" diyor. “Düzenli yüzey temizliği iyidir, ancak bu virüsün bulaşma riskini azaltmak için havayı temizlemek çok daha önemlidir." Hemen hemen tüm COVID enfeksiyonları, kapalı hava iletimi yoluyla oluşur. Marr, dezenfektanları havaya püskürtmekten kaçının, çünkü solunduklarında zararlı olabilirler. Bunun yerine “havalandırma ve filtreleme riski azaltmak için sahip olduğumuz en iyi iki araçtır" diyor.

Ofisinize dönmeden önce, binanın havalandırma sisteminin ne sıklıkla iç havayı tamamen dışarı üflediğini ve dışarıdan temiz hava aldığını öğrenin. Marr, “Saatte en az üç ila dört hava değişimi aramalısınız – yani her 15 ila 20 dakikada bir, iç mekan havasının dış ortam havasıyla değiştirildiği anlamına geliyor" diyor.

Ardından, HVAC (ısıtma, havalandırma ve iklimlendirme) filtresinin MERV (minimum verimlilik raporlama değeri) numarasını bulmanız gerektiğini söylüyor. Daha yüksek daha iyidir ve ofisinizin filtresinin en az 11 derecelendirmesi olmalıdır. Bu sayı, bir mikron boyutundaki parçacıkların yaklaşık yüzde 90’ını yok durdurabilen bir filtreye karşılık gelir. (Daha yüksek MERV sayılarına sahip filtrelerden havayı itmek daha zordur, bu nedenle tüm sistemler bunlarla çalışamaz.)

Şirketinizde size bu bilgileri verebilecek birini bulmak zor olabilir. Bu durumda başvurmanız gereken alternatif çözüm ofisteki – ya da bir başka mekândaki -karbondioksiti ölçmektir. “Karbondioksit seviyesi, solunan nefesin bir göstergesidir. Dolayısıyla, seviye yüksekse, havada asılı duran çok fazla solunan nefes olduğu anlamına gelir” diyor Marr. “Milyonda 800 parçanın veya ppm’nin altında bir sayı aramalısınız." Yaklaşık 200 dolara bir telefon boyutunda iyi bir el tipi CO2 sensörü satın almanız mümkün. “Aerosoller ve iletim konusundaki uzmanların çoğu bunları yanında taşıyor” diyor. “Yüksek bir sayı gördüğümde, orada çok fazla zaman harcamamam gerektiğini biliyorum."

Marr, iyi hava filtrelemesi olan binalarda 800 ppm kuralına bir istisna olabileceğini söylüyor. “Havadaki partiküller iyi bir filtre ile uzaklaştırıldığı sürece, karbondioksit seviyeniz 800 rakamından daha yüksek olabilir” diyor.

Taşınabilir bir hava filtresi düşünün.

Marr, taşınabilir hava filtrelerinin yaklaşık 200 ila 300 $ arasında satın alınabileceğini ve küçük bir odayı filtreleyebileceğini söylüyor. Bu hizmet etmesi amaçlanan alana bağlı olarak, küçük bir masaüstü cihazdan yerde duran daha büyük bir modele kadar değişebilir. Böyle bir araç, örneğin, sınırlı bir konferans odasında faydalı olabilir. “Yüksek verimli partikül hava (HEPA) filtresi olan bir şey arayın" diyor, çünkü bu tür filtrelerin her boyuttaki partiküllerin en az yüzde 99’unu ortadan kaldırdığı onaylanmıştır. “Size UV ​​veya süslü metaller veya iyonizasyon veya bir virüsü öldürmek için başka bir yöntem olduğunu idddia ederek satmaya çalışacaklar” diyor, ancak bu tür eklentiler gereksiz – ve bazı durumlarda kanıtlanmamış ya da etkisizdir.

Yakın tarihli bir CDC araştırması, HEPA hava filtrelerinin kullanılmasının, bir odadaki insanların aerosola maruz kalmayı yüzde 65’e kadar azalttığını tespit etti. Filtreler, odanın ortasında, aerosol kaynağına yakın bir yerde bulunduğunda en iyi sonucu verdi. Filtrelere ek olarak maske takmak ise maruziyeti yüzde 90’a kadar azalttı.

Okuduğunuz için teşekkürler. Bu içeriği beğendiyseniz lütfen çevrenizle paylaşınız…