e-BİLGİ, e-HABER

Aşı Olmak İstemiyorsan, Oku!

asi-olmak-istemiyorsan-oku

Aşı Olmanın Ne Anlamı Var?..

H astam bana hikayesini anlatmaya çalışırken nefes nefese yatağının kenarında oturdu, her kelimeden sonra nefesini tutmak için durakladı. Burnundaki oksijen sağlayan plastik tüpler, göğsünün inip kalkmasını engellemeye pek yeterli görünmüyordu. Ve hasta oldukça yorgun görünüyordu.

10 gün önce koronavirüs testi pozitif çıkmıştı. 50 yaşın altındaydı, hafif hipertansifti ama bunun dışında sağlığı iyiydi. Sekiz gün önce öksürmeye ve şiddetli yorgunluk yaşamaya başladı. Doktoru antibiyotik tedavisine başladı. Pek bir işe yaramadı.

Semptomlarının kötüleştiğinden korkarak internette bulduğu hidroksiklorokin almaya başladı. O da işe yaramadı.

Artık yatak odasından banyoya yürümek veya ayakkabılarını giymek gibi rutin günlük aktiviteleri yaparken nefes darlığı yaşıyordu. Sonunda, vücudun kendi antikorlarının yerini alan laboratuvarda üretilen bir transfüzyon olan monoklonal antikorları alabildiği bir tesise gitti. O da işe yaramadı.

Sonunda, tehlikeli derecede düşük oksijen seviyeleri, aşırı derecede yüksek inflamatuar belirteçler ve ciğerlerinin her yerinde düzensiz enfeksiyon alanları ile acil servise kaldırıldı. Hiçbir şey yardımcı olmamıştı. Kötüleşiyordu. Nefes alamıyordu. Eşi ve iki küçük çocuğu evdeydi, hepsi COVID ile enfekte oldu. O ve karısı aşı olmamaya karar vermişlerdi.

Geçen yıl, böyle bir dava beni üzebilirdi. Hüzünle ve hayatın ne kadar adaletsiz olduğuyla boğuşurdum. Bu yıl artık sempati duymaya zorlanıyorum. 2020 değil Ağustos 2021’di. Aşı, ABD’de aylardır yaygın bir şekilde mevcuttu, isteyen herkese ücretsiz, hatta eczanelerde ve süpermarketlerde bile sunuluyordu. İnsanların market alışverişi yaptığı yerlerde son teknoloji, devrim niteliğinde, akıllara durgunluk veren, hayat kurtaran aşılar mevcuttu ve onlar hâlâ aşıyı istemiyorlardı.

Hastane kapısının dışında derin bir nefes aldım – öfkemi ve hayal kırıklığımı bastırarak – ve içeri girdim. 17 aydır COVID ünitelerinde her gün, bütün gün çalışıyorum. Yüzlerce COVID hastasına baktım. Hepimiz, bu bitmeyen çileden kurtulmamıza yardımcı olacak kadar uzun ara veremeden yaşadık. Artık merhamet yorgunluğu baş gösteriyor. Meslek hayatımızın en zor yılından sonra ayrılmamış olanlarımız için artık umut bile tükendi.

N95 maskem ve HEPA filtresinin gürültüsü arasından bağırarak kendimi tanıttım. Sakince ona neden aşı yaptırmamaya karar verdiğini sordum.

“Eh, ben aşı karşıtı falan değilim. Önce FDA’nın aşıyı onaylamasını bekliyordum. Deneysel bir şey almak istemedim. Hükûmetin kobayı olmak istemedim ve güvenli olduğuna da inanmıyorum” dedi.

“Pekala," dedim, “aşı olsaydın hiç tanışmayacağımızı hemen hemen garanti edebilirim çünkü asla hastaneye kaldırılmazdın. Tüm COVID ünitelerimiz dolu ve içerdeki her hasta aşısız. Rakamlar yalan söylemez. Aşılar işe yarıyor.”

Bu, insanların aşılanmamak için öne sürdükleri yaygın bir bahaneydi, aşıdan korkuyordu, çünkü Gıda ve İlaç Dairesi şimdiye kadar aşıya kalıcı onay değil, sadece acil kullanım (EUA) izni vermişti. Yine de başvurduğu tedaviler, antibiyotikler, monoklonal antikorlar ve hidroksiklorokin kullanımlarından medet umarak bir anlamda denek olarak kendini kullandırmıştı.

Bu pandemide sahip olduğumuz kanıtlanmış tek cankurtaran, birçok insanın istemediği aşıdır.

“Pekala," dedim, “Sizi daha yeni FDA onayı almış remdesivir ile tedavi edeceğim." Geçen yılın çoğunda bir EUA kapsamında bulunduğunu ve üzerinde COVID-19 aşıları kadar geniş bir şekilde çalışılmadığını ya da uygulanmadığını açıkladım. Yani, COVID-19 aşısı 353000000 dozdan fazlası ile birlikte ABD’de uygulanmış, dünya çapında 4,7 milyar doz uygulanmış ve herhangi baskın, katastrofik yan etki gözlenmemiştir. “İnsanlara aynı dozda remdesivir verilmedi veya üzerinde çalışılmadı ve uzun vadeli yan etkileri şimdilik bilinmiyor” dedim. “Hâlâ sana vermemi istiyor musun?"

“Evet” diye yanıtladı, “Hayatımı kurtarmak için ne gerekiyorsa.”

İşe yaramadı.

Hastam dokuz gün sonra ölümcül bir felçten can verdi. Biz bakım ekibi olarak bu kaybı kendimize şöyle söyleyerek kafamızdan uzaklaştırdık: Aşı olmayarak, kendisini ve ailesini korumama konusunda kişisel bir seçim yaptı. Onu kurtarmak için elimizden gelen her şeyi yaptık. Bu yıl, gereksiz, tamamen önlenebilir kayıplar hep bunun üzerineydi.

Bu salgının yükü şimdi aşılanmamışların omuzlarında. Aşı olmaya uygun olup da yaptırmamayı tercih edenler, “aşılanma son derece kişisel bir seçimdir diyerek bu kararlarını savunuyorlar. Ama belki de tarihte hiç kimsenin kişisel seçimi dünyayı şu anda olduğu kadar bir bütün olarak etkilemedi. Yüzlerce ve binlerce insan ölmeye devam ettiğinde, toplumun en savunmasız üyeleri olan çocuklarımız aşılanamadığında, seçme lüksü ortadan kalkar.

Pandemi neredeyse bitti diyor ve siz buna inanıyorsanız bunu aşı olmadan atlatacağınızı düşünmekten daha yanlış bir şey olamaz. Bu virüs seni bulacak!

Önce FDA‘nın aşıyı onaylamasını bekleyeceğim diyorsanız, o günü göremeyebilirsiniz.

Eğer enfekte olursam hastaneye gider tedavi olurum diyor ve buna inanıyorsanız, ne hayatını kurtarabileceğimizin garantisi ne de sana bir yatak vereceğimize dair bir sözümüz yok.

Hamileyseniz ve aşının beni, bebeğimi veya gelecekteki doğurganlığımı etkilemesini istemiyorum diyorsanız, yeni doğan bebeğinizi görmek için hayatta olmazsanız artık bunun çok fazla önemi yok.

Uzun vadeli etkilerinin ne olacağını bilmediğim için çocuklarıma aşı yaptırmayacağım diyorsanız, bunu sizin anlayabileceğiniz kadar uzun yaşayamadığınızda bunun da  pek önemi yok.

Etrafımdaki herkes aşı olacak ve ben böylece aşı olmak zorunda kalmam diyorsanız, “Sürüde” sizin gibi düşünen ve yolun sonuna gelen milyonlarsa aşısız insan var.

Eğer, aşılı insanlar zaten enfekte olabiliyor öyleyse aşı olmanın ne anlamı var diyorsanız, aşı hastaneye yatışları ve ağır hastalıktan ölümleri önlemek için yapıldı. Ölümcül pnömoni yerine, bulaşıcı enfeksiyonları olanlar kısa süreli, kötü bir soğuk algınlığına yakalanır, bu nedenle aşı zaten kendini kanıtlamıştır. Aşılananlar COVID-19’dan ölmüyor!

COVID-19’a neden olan virüs olan SARS-CoV-2, bu pandemi sırasında sayısız kez mutasyona uğradı ve hayatta kalmak için adapte oldu. Maske takmak, sosyal mesafeyi korumak, karantinaya girmek ve şimdi hayat kurtaran aşıları reddetmek de dahil olmak üzere yolun her adımında değişime direnen yığılmış bir insan topluluğu bu davranışını hızla değiştirmezse bu savaşı kimin kazanacağını anlamak kolaydır.

Kendinizi, sevdiklerinizi ve dünyayı korumak için yapabileceğiniz en etkili şey AŞI OLMAKTIR.
Ve bu işe yarıyor.

Anita Sircar – UCLA Tıp Fakültesi’nde bulaşıcı hastalık doktoru ve sağlık bilimleri klinik eğitmeni.

Okuduğunuz için teşekkürler. Bu içeriği beğendiyseniz lütfen çevrenizle paylaşınız…
Etiketler: ,
error: İçerik korunmaktadır !!