
Adalet Bakanlığı Tanık Göstermedi Ya da Öztürk'e Soru Sormadı...
10:49:01
ICE tarafından tutuklanan Tufts öğrencisi gözaltından serbest bırakıldı
Türk öğrenci Rumeysa Öztürk, Boston yakınlarındaki evinin önünde maskeli federal ajanlar tarafından ele geçirildiğinden beri Louisiana’daki bir ICE gözaltı tesisinde tutuluyordu. Mart ayı sonunda bir öğrenci gazetesinde köşe yazısı yazdığı için sokakta yakalanan ve gözaltına alınan Tufts Üniversitesi yüksek lisans öğrencisi, federal bir yargıcın serbest bırakılmasına karar vermesinin ardından Cuma günü serbest bırakıldı…
Türk vatandaşı olan Rumeysa Öztürk, Boston yakınlarındaki evinin önünde maskeli federal ajanlar tarafından alıkonulmuş, ardından Vermont’a götürülmüş ve Louisiana’ya uçurulmuştu.
ABD Bölge Yargıcı William Sessions Cuma günü yaptığı açıklamada Öztürk‘ün gözaltında tutulmasının Birinci Değişiklik ve yasal süreç haklarına “sürekli bir ihlal” teşkil ettiğini söyledi. Ayrıca “bu ülkede vatandaş olmayan milyonlarca ve milyonlarca bireyin konuşmasını da potansiyel olarak engelliyor” dedi.
Sessions, Öztürk‘ü “kendini akademik kariyerine adamış” biri olarak tanımladı ve toplum için herhangi bir tehlike oluşturduğuna dair “kesinlikle hiçbir kanıt” olmadığını sözlerine ekledi.
30 yaşındaki Öztürk, Vermont’ta Cuma günü yapılan duruşmaya Louisiana’daki bir ABD Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza gözaltı tesisinden turuncu bir hapishane önlüğüyle görüntülü arama yoluyla uzaktan katıldı. Yargıç kararını açıklarken gözyaşlarına boğulduğu ve duruşmanın sonunda avukatına sarıldığı görüldü.
İç Güvenlik Bakanlığı sözcüsü hakimin kararı hakkında doğrudan bir yorum yapmadı. Sözcü yaptığı açıklamada “Yabancı öğrencilere Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşamaları ve eğitim görmeleri için sağlanan vizeler bir hak değil bir ayrıcalıktır” dedi.
Sessions kararını açıklarken, Öztürk‘ün davasının, avukatı çılgınca yerini bulmaya çalışırken hükümetin onu Louisiana’ya uçurmak için acele etmesi ve bir hakimin yetkililere onu Massachusetts dışına transfer etmeme emri vermesi gibi diğer olağanüstü yönlerine işaret etti.
Öztürk Cuma günü verdiği ifadede gözaltında tutulduğu süre boyunca astım krizlerinin kötüleştiğini söyledi. Öztürk, “çevremdeki sürekli tetikleyiciler ve gözaltı tesisindeki stresli ortam” nedeniyle “süresi, yoğunluğu ve sıklığı arttı” dedi. Avukatının semptomlar yaşamaya başladığını söylemesinin ardından duruşma sırasında kısa bir süre mazeret bildirdi.
Mahkemeye, Tufts‘ta çocuk eğitimi ve insan gelişimi alanında doktora çalışmalarına geri dönmek istediğini ve araştırmasının ergenlerin medya kullanımı üzerine odaklandığını söyledi.
Sessions, Öztürk‘ün Cuma günü öğleden sonra derhal serbest bırakılmasını emretti, ardından birkaç saat sonra, ayak bileği monitörü gibi ICE tarafından herhangi bir GPS takibi olmadan serbest bırakılması gerektiğini söyleyen başka bir emir yayımladı. Öztürk kısa bir süre sonra Louisiana’daki tesisten ayrıldı ve yakında Massachusetts’e dönmesi bekleniyor. Federal davası devam edecek ve hâlâ sınır dışı edilme işlemlerine tabi tutulacak.
Öztürk‘ün tutuklanması, Trump yönetiminin Filistin yanlısı aktivizme katılan ABD vatandaşı olmayan öğrencilere yönelik daha geniş çaplı baskısının bir parçasıydı. Son aylarda hükûmet, aralarında ABD’de daimi ikamet edenlerin de bulunduğu Filistin yanlısı öğrencileri tutukladı ve sınır dışı etmek üzere hızla Louisiana ve Teksas gibi eyaletlerdeki gözaltı merkezlerine gönderdi.
Öğrenciler herhangi bir suçla itham edilmemişlerdir. Trump yönetimi, bazı sınır dışı işlemlerini başlatmak için, varlığının ABD dış politikasına zarar verdiği düşünülen bir kişinin sınır dışı edilmesine izin veren göçmenlik yasasının belirsiz bir hükmünü kullanıyor.
Öztürk‘ün durumunda, öğrenci vizesi Mart ayında kendisine haber verilmeden iptal edilmişti. DHS, Öztürk‘ün ABD’nin terör örgütü olarak tanımladığı “Hamas’ı destekleyici” faaliyetlerde bulunduğunu söyledi ancak bu iddiasını kanıtlayacak bir belge sunmadı.
Bunun yerine, Öztürk‘ün davasına ilişkin hükûmet başvuruları, sadece 2024 yılında Tufts öğrenci gazetesinde yazdığı ve üniversitenin İsrail’in Gazze’deki askeri harekatına verdiği tepkiyi eleştiren bir görüş yazısına atıfta bulunan bir nota atıfta bulundu.
Öztürk‘ün davasında Washington Post tarafından incelenen iç yazışmalar, DHS ile Dışişleri Bakanlığı arasında bariz bir görüş ayrılığı olduğunu ortaya koydu. Üst düzey bir DHS yetkilisi, Öztürk‘ün “İsrail karşıtı aktivizmde bulunduğunu” yazdı. “Özellikle” diye devam eden yetkili, Öztürk‘ün Tufts‘un İsrail’le bağı olan şirketlerden el çekmesi çağrısında bulunan “bir köşe yazısının ortak yazarı” olduğunu belirtti.
Ancak daha sonra Dışişleri Bakanlığı‘ndan gelen bir yazıda, DHS‘nin Öztürk‘ün antisemitik faaliyetlerde bulunduğunu ya da bir terör örgütüne destek verdiğini gösteren herhangi bir kanıt sunmadığı belirtildi.
Cuma günkü kefalet duruşmasında Adalet Bakanlığı tanık göstermedi ya da Öztürk‘e soru sormadı.
Öztürk‘ün avukatı Mahsa Khanbabai duruşma sonrasında yaptığı açıklamada, Öztürk‘ün serbest bırakılacağı için “rahatladığını ve kendinden geçtiğini” söyledi. “Ne yazık ki 45 gün çok geç” diye de ekledi.
Sessions, Öztürk‘ün serbest bırakılması için herhangi bir koşul öne sürmedi. Cuma günkü duruşmada Öztürk‘e sağlığı, doktora çalışmaları ve öğretim asistanı olarak yaptığı işler hakkında sorular yöneltti. Mahkeme raportörünün yararlanması için birkaç kez yavaş konuşmasını istedi. Öztürk ifadesini tamamladıktan sonra hakim ona gelecekteki öğretmenlik kariyeri için bir tavsiyede bulundu. “Yavaş olmak için elinden geleni yap” dedi.
Öztürk gülümsedi ve mahkeme salonunda gülüşmeler oldu. “Teşekkür ederim sayın yargıç, elimden gelenin en iyisini yapacağım” diyen Öztürk, samimiyet ve minnettarlık dolu bir jestle ellerini göğsünde kavuşturdu. “Teşekkür ederim.”